MEME BİYOPSİSİ

Meme Biyopsisi Neden Yapılır?

Memede Ultrasonografi, Mamografi veya MR tetkikleri ile saptanan bir kanser varsa, tanıyı kesinleştirmek ve kanserin alt tiplerini belirlemek amacıyla biyopsi yapılır.

Görüntüleme yöntemleriyle kanser olup olmadığı net anlaşılamayan kitlelerin varlığında, takip edilen şekli bozulmuş veya boyutu artmış bir kitle varsa biyopsi işlemi önerilir.

Kist olduğu düşünülen bir patolojinin takip tetkiklerinde karakter değiştirmesi durumunda da biyopsi gerekebilir.

Ultrasonografi, mamografi ve MR tetkikleri eşliğinde, kitle lezyonu görülerek eş zamanlı yapılan biyopsilerin doğruluk oranı artar.

Kliniğimizde, ince iğne ve kalın iğne (kor biyopsi, tru-cut biyopsi) biyopsi işlemleri Ultrason eşliğinde yapılmaktadır.

Biyopsi Öncesinde Neler Yapılmalıdır?

Meme organı, kadınların cinsel kimliklerinin bir parçasıdır. Anne-bebek arasındaki bağ en çok emzirme ile ve meme dokusu aracılığıyla kurulur. Meme biyopsilerinden önce hastaların gergin olması normaldir. Bununla birlikte, hekimle kurulan iletişim ve işlem ile ilgili bilgi verilmesi hasta gerginliğini azaltacaktır.
İşlem öncesi hastanın aç olması tercih edilse de şart değildir. Hastanın aldığı ilaçlar işlem öncesinde (birkaç gün önceden) değerlendirilmelidir. Kan sulandırıcı ilaçlar kullanılıyorsa bu ilaçların doktor bilgisi ve gözlemi dahilinde uygun şekilde kesilmesi veya alternatif ilaçlara geçilmesi uygun olacaktır.

İnce İğne Biyopsisi

Bu biyopsi tekniği genellikle memede saptanan kistik (sıvı içerikli) lezyonların incelenmesinde kullanılır. Kullanılan iğneler genellikle çok ince iğnelerdir, işlem ultrason eşliğinde yapıldığında yanlış dokudan örnek alınma ihtimali çok azdır. İşlem ağrısız bir işlemdir, lokal anestezi ile meme dokusu uyuşturulduktan sonra gerçekleştirilir. İşlem kısa sürer. İşlem çok ince iğneler ile gerçekleştirildiğinden işlem sonrası iz kalmaz, dikiş atılmaz. Zaman zaman ince iğne biyopsileri ile alınan doku yetersiz olabilmekte, bu nedenle biyopsi tekrarı gerekebilmektedir. 

Kor (Kalın İğne, Tru-cut) Biyopsisi

Bu biyopsi tekniği genellikle memede saptanan katı (solid) kitle lezyonlarında uygulanmaktadır. Özellikle meme kitlelerinde en sık kullanılan yöntemlerden biridir. Kullanılan iğneler ince iğne biyopsisinde kullanılan iğnelere göre daha kalındır.

Kalın iğne biyopsisi de ultrasonografi eşliğinde yapılmaktadır. Bu nedenle yanlış dokudan örnek alınma ihtimali oldukça azdır. İşlemin doğruluğunu arttırmak için aynı bölgeden birden fazla parça alınmaktadır. Bu da patoloji laboratuarına gönderilecek doku miktarının artmasını ve tanının daha doğru konmasını sağlar. İşlem ince iğne biyopsisine göre biraz daha uzun sürer. İşlem sırasında meme lokal anestezi ile uyuşturulmakta bu nedenle ağrı oluşmamaktadır. İşlem yerinde iz kalmaz veya dikiş atılmaz.

Biyopsi Sonrasında Neler Yapılmalıdır?

Biyopsi sonrasında genellikle ağrı olmaz. Kan sulandırıcı etkisi olmayan ağrı kesiciler kullanılabilir. İşlem sonrasında hastalar günlük aktivitelerine kısa sürede dönebilirler.

İşlem sırasında ve sonrasında gelişebilecek komplikasyonlar oldukça nadirdir, uygun teknik kullanılması ile komplikasyon oranı önemli ölçüde azalmıştır. En sık görülen komplikasyon iğne biyopsisi yapılan bölgede hematom (kanama alanı, birikmiş kan alanı) oluşmasıdır. Özellikle kan sulandırıcı ilaç kullanan kişilerde daha sık görülmektedir. Bu nedenle işlem öncesi kullandığınız ilaçlar hakkında biyopsi yapacak radyoloji doktoruna bilgi verilmesi önemlidir. Hematom gelişimi olursa, bu durum genellikle herhangi bir girişim gerektirmeden kendiliğinden iyileşir.