Hashimoto Tiroiditi

HASHİMOTO TİROİDİTİ

Tiroid bezi, boynun ön kısmında yerleşen, kelebek şeklinde, hormon üreten bir organdır. Bu organ vücudun metabolizması açsından çok önemli işlevlere sahiptir.

Hashimoto tiroiditi, organ spesifik otoimmün kronik inflamatuar bir hastalıktır ve 1912 yılında Dr. Hakaru Hashimoto tarafından histolojik olarak farklı özellik gösteren dört hastanın tiroid dokusunun değerlendirilmesi sonucunda tanımlanmıştır.  Otoimmun hastalıklar, vücudun bağışıklık sisteminin, normal ve sağlıklı olan dokuya saldırması sonucu oluşurlar. Hashimoto hastalığında, bağışıklık sistemi, tiroid hormonu üreten hücrelere saldırır.

Kronik lenfositik tiroidit, otoimmün tiroidit olarak da isimlendirilen bu hastalık; guatr ile birlikte hipotiroidinin en sık görülen nedenlerinden biridir.

Hashimoto tiroiditi; tiroid bezinde büyüme, tiroid ultrasonografisinde morfolojik değişiklikler ve anormal tiroid bezi fonksiyonları ile tanımlanır. Çocukluk çağında en yaygın görülen otoimmün hastalık ve endokrinolojik bozukluktur. Hastalığın görülme sıklığı etnik kökene, çevresel faktörlere, cinsiyete ve yaşa göre değişmektedir.

Kadınlarda erkeklere göre 2-4 kat daha fazla görülmektedir. Klinik olarak en sık görülen bulgu tiroid bezinin hipotiroidi ile beraber ya da hipotirioidi olmadan büyümesidir. Hastalığın klinik bulguları genellikle tiroid hormonu replasman tedavisi ile düzelme gösterir. Tanı sırasında tiroid fonksiyonları ötiroidi, hipotiroidi nadiren de hipertiroidi arasında değişen önemli farklılıklar gösterebilir.

Hastalığın tanısında, kandaki tiroid hormonu seviyelerine (serbest T4, TSH gibi) ve anti-Tg ve anti-TPO denilen antikorlara bakılır. Bu antikorlar, Hashimoto tiroiditinde yüksek olarak bulunur ve hipotiroidinin kalıcı olduğunu gösterir.

Hashimoto tiroiditinde; USG değerlendirmesi önemlidir. Ultrasonografik olarak, artmış bez boyutları ve tiroid dokusunun heterojen yapısı özellikle erken dönemde anlamlı sonografik bulgulardır.

Zaman içerisinde, tiroid dokusunda heterojenite ve yalancı nodüler görünüm oluşur. Bu noktada deneyimli radyolog gözüyle, yalancı nodüler doku zemininde gerçek nodül ve tiroid kanseri ayrımının yapılması önem kazanır. Bu hastalığın zemininde, ortaya çıkabilecek patolojilerin ultrasonografi kılavuzluğunda biyopsi yapılarak tanı alması gerekebilir.

 

 

 

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir